Bugün daha önceki sulu konuların tersine, çok mustarip olduğum bir mevzuya değinmek istiyorum.
Konu: TARTIŞMA
Tartışma, davranışlardan gelen mesajların şiddetiyle doğru orantılı olarak savaşma fiilidir derim ben. Başladığı yerde durup önü alınmazsa, genelde çok kırıcı sonuçlar doğurabilmekte.
Tartışmada kişiler davranışların, mimiklerin ve ses tonunun ne dediğiyle ilgilendiği için bir konu hakkında konuşulurken, ses tonumuz bir düşmanla muhatap olunduğunun mesajını veriyorsa karşı taraf o konuda yanlışlığını bilse bile bu tavır karşısında savaşmak zorunda hisseder kendini. Tutup ona “Evet pardon, özür diliyorum, sen haklısın” demek, genellikle çok güçtür.”çünkü karşısında kendini düşman ilan etmiş biri vardır.
Artık konu değil konunun nasıl savunulduğu önemlidir. İki taraf da birbirine savaş açmış ve beden dilleri “Arkadaşlığımızın, dostluğumuzun, şu ana kadarki paylaşımlarımızın hiçbir önemi yok.” Mesajını verir. Bu mesajı alan kişi de ses tonu vs.yle karşısındakine aynı tepkiyle karşılık verir. Hala konu kurallara göre savunuluyordur ama diğer taraftan sıcak bir savaş çoktan başlamıştır.
Bir tartışma sonucunda:
Taraflardan biri haklılığını karşısındakine kabul ettirmiştir. Onu susturmuştur.
Taraflardan diğeri oyunda haksız olan kişi olmuştur ve bunun sonucunda dayanılmaz bir iç gerilim yaşamaktadır.
düşmanının haklılığını kabul etmek istemeyen, haksız ilan edilip susturulan her normal insan gibi bu kardeşimiz de karşı tarafın haklı olduğunu kabul etmek istemez. Benzer bir durumda bir katil bile kendini haklı görür.
İki taraf da bir arkadaş kaybetmiştir.
Böyle bir muhabbetin geçtiği bir zamandan sonra haklı olan kişi tutar bir de özür bekler. Bu çok zordur.
Böyle bir diyaloğun; tarafların kişiliğine, arkadaşlık derecesine ve daha pek çok şeye göre bir çok değişik seyri ve sonuçları olabilir.
Konu: TARTIŞMA
Tartışma, davranışlardan gelen mesajların şiddetiyle doğru orantılı olarak savaşma fiilidir derim ben. Başladığı yerde durup önü alınmazsa, genelde çok kırıcı sonuçlar doğurabilmekte.
Tartışmada kişiler davranışların, mimiklerin ve ses tonunun ne dediğiyle ilgilendiği için bir konu hakkında konuşulurken, ses tonumuz bir düşmanla muhatap olunduğunun mesajını veriyorsa karşı taraf o konuda yanlışlığını bilse bile bu tavır karşısında savaşmak zorunda hisseder kendini. Tutup ona “Evet pardon, özür diliyorum, sen haklısın” demek, genellikle çok güçtür.”çünkü karşısında kendini düşman ilan etmiş biri vardır.
Artık konu değil konunun nasıl savunulduğu önemlidir. İki taraf da birbirine savaş açmış ve beden dilleri “Arkadaşlığımızın, dostluğumuzun, şu ana kadarki paylaşımlarımızın hiçbir önemi yok.” Mesajını verir. Bu mesajı alan kişi de ses tonu vs.yle karşısındakine aynı tepkiyle karşılık verir. Hala konu kurallara göre savunuluyordur ama diğer taraftan sıcak bir savaş çoktan başlamıştır.
Bir tartışma sonucunda:
Taraflardan biri haklılığını karşısındakine kabul ettirmiştir. Onu susturmuştur.
Taraflardan diğeri oyunda haksız olan kişi olmuştur ve bunun sonucunda dayanılmaz bir iç gerilim yaşamaktadır.
düşmanının haklılığını kabul etmek istemeyen, haksız ilan edilip susturulan her normal insan gibi bu kardeşimiz de karşı tarafın haklı olduğunu kabul etmek istemez. Benzer bir durumda bir katil bile kendini haklı görür.
İki taraf da bir arkadaş kaybetmiştir.
Böyle bir muhabbetin geçtiği bir zamandan sonra haklı olan kişi tutar bir de özür bekler. Bu çok zordur.
Böyle bir diyaloğun; tarafların kişiliğine, arkadaşlık derecesine ve daha pek çok şeye göre bir çok değişik seyri ve sonuçları olabilir.
İETT lerde benzer durumlar çok oluyor. Vatandaş arabada bir hata yapıp çalan telefonuna cevap veriyor, bunu gören sinirlice birinden “Kardeşim gözün görmüyor mu? şu işarete baksana, kapat o telefonu!!” şeklinde bir tepki görüyor. Hoş diil…
Peki olması gereken nedir? Ne olursa olsun, konu ne kadar basit olursa olsun, tartışılmamalıdır. Şakayla başlayan bir tartışma bile büyük bir kırgınlıkla sonuçlanabilir.
Ne kadar alakasız, saçma sapan bir konuyu savunan bir kişinin iyi niyetini görürseniz ve siz de iyi niyetinizle doğal bir şekilde cevaplar verirseniz herhangi bir sorun olabilir mi?
Hiç sanmıyorum, hem de hiç, nokta kadar bile...
9 yorum:
ah karacım ah..sorma ki ah ah... pişti diye buna derler...
Okudum seni pek derbeder Mathy okudum.
hoşgörü, iyi niyet hep olsa da benzer şeyler yaşanmasa
valla kara senin gök te duramayıp yeryüzüne inmiş bir melek olabileceğin şüphesini bu yıl içerisinde kendi kendime , içimden ve gayet sessizce ititraf etmiştim
ve ve ve ve
demiştim ki ne mükemmel bi insan..
bu insan benden daha muhteşem bi şekilde zümre başkanlığı bile yapabilir
evet
işte ben bunları itiraf ettim kendim kendime ama sana duyurmadaan
kısmet şu güneymiş oöh
düşündüm taşındım, kara'nın melek'i olmaya karar verdim... bundan sonra adım "mathy kara melek"olacak....
körler sağırlar birbirini ağırlar... yaaa yaaa....
kara diye bir zatı muhteren ysşıyor mu aceba? bileyim...
“Oyyy Passsive! Senin yaptığına da çamura yatmak denir.” derdi herhalde seni tanımayan birisi.
Ama ben senin latifeyi seven edebî bir şahsiyet olduğunu biliyor ve sadece tebessüm ediyorum.
Hem okumuş olduğum “TSM, anime” motiflerinin işlendiği o yazıyı yazan bir profesyonel bu sözleri elbetteki ciddi olarak diyemez, demez.
Hay Allah Passive, Seni şakacı, seni espri sever şey seni…
Hey gidi…
Off yaAAAA...
Pek pesimist Nılgun, tablo o kadar da kötü olmasa gerek bea
Hey Kara Melek,
İletmek isteğin mesajlar varsa bana söyle ben iletir ve cevabı sana koştururum.
tartışmasız her konuda haklıyımdır:)))
sorun yookk dimi karacımmm
Allem gullem... =>
Yorum Gönder